Önceki yazılarda İngiliz empirizminin modern bilimin gelişimindeki rolü üzerine yazmıştık. Yine bir Aydınlanma Felsefesi dersi ödevi ile devam ediyoruz 🙂
18. Yüzyıl neden “Aydınlanma Yüzyılı” olarak kabul edilmektedir?
Kavramsal olarak Aydınlanma’nın ilk kez ve en derinlikli şekilde Almanya’da ele alındığı ifade edilmektedir. Aydınlanma nedir sorusunu anlamlandırmak için ilk cevap Kant’tan gelmiş ve Aydınlanma konusunda yapılan yorum ve değerlendirmelerin çoğu büyük ölçüde Kant’ın cevabı üzerinden sürdürülmüştür (Cevizci, 2017: 12). Kant Aydınlanma’yı, “İnsanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmayış durumundan kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır” (Gökberk, 1993: 324) şeklinde tanımlamıştır. Kant ve Almanların Aydınlanmayı tarif ediş biçimleri incelendiğinde fiilen havanın aydınlanması, mecazi olarak ise bir uyku halinden uyanış, bilinçli olma haline geri dönüş anlamına gelen Aufklarung teriminden geldiği görülmektedir. Öncelikli olarak Kant olmak üzere tüm Aydınlanma düşünürleri gerçek aydınlanmayı vahiy ya da imanın sırlarına başvurarak değil bireysel, sosyal ve politik yaşamın sorunlarına yönelik aklın ve felsefi yöntemlerin kullanılması şeklinde tarif etmiştir. On sekizinci yüzyıl felsefesini anlatmak için ingilizce karşılığı olan Enlightenment kelimesini kullanan ilk felsefeci olan J. G. Gibbon, tüm Aydınlanma düşünürlerinin mistisizmin karanlığı ve dogmatizmin yanlış ve koyu ışığının tersine aklın ışığına, bütün açıklığıyla parlayan içsel ışığına gönderme yaptıklarını ve on sekizinci yüzyıla bu nedenle Aydınlanma Çağı ya da Akıl Çağı denildiğini ifade etmiştir (Cevizci, 2017: 12-14). Filozofların eski inancın yerine yeni bir inanış biçimi geliştirdiği, akıl, bilim ve geleceğe ilişkin çoşkulu inanış şeklinin vahiy din inancının yerini aldığı bu dönem için Diderot da Gelecek kuşaklar filozoflarındır, öbür dünya ise din adamlarının demiştir (Alatlı, 2010: 925).
On sekizinci yüzyıl, felsefenin ilk olarak siyasallaştığı yüzyıldır. Timuçin vd., Aydınlanma’yı eylem felsefesi olarak nitelendirmiş ve bu yüzyılda felsefenin hiçbir dönemde olmadığı kadar somutlaşmış, kavgacı, yaşayan insanın sorunlarıyla ilgili, insanlığı kucaklamaya çalışan ve yeni yaşam koşullarını başlatmada etkili, dirençli ve istekli olduğunu ifade etmiştir (2008: 9). Aydınlanma kelimesinden yola çıkarak aydınlatılmak istenen, aydınlanmak isteyen kimdir? Aydınlatılması istenen şey nedir sorularının cevaplarını aradığımızda insanın kendisinin aydınlanmak isteyen, insan yaşamının anlam ve düzeyinin de aydınlatılması istenen şey olduğu görülmektedir. İnsanlık tarihinde hayatın düzenini ayarlamış değer ve formların canlılıklarını yitirmesi ile yeni bir düzene yol gösterecek düşüncelere ihtiyaç duyulur işte yeni çağın aydınlanması da böyle bir arama ve bulmadır. Avrupa’da insanın hazır bulduğu geleneğin şemalarından kurtulup kendi yaşam düzenini kendi aklı vasıtasıyla bulmaya girişmesi Rönesans ile başlamıştır fakat 18. Yüzyıl bu gelişmenin en yüksek noktası olmuştur. Yüz yılın ideali olarak ifade edilen aydınlanma, bilginin ilerlemesine dayanan entelektüel bir kültürdür. Bu entelektüel kültür aklın aydınlattığı doğrular ile beslenerek sonsuz bir ilerlemeye aday olacaktır. Aydınlanma akla karşı güven beslemektedir ve bu güven sebebiyle Aydınlanma düşüncesi geleneklerin köleliğinden kurtularak kendi kaderini kendisinin belirleyeceğine, insanın özgürlük ve mutluluğunun sürekli artacağına inanır. Aydınlanmanın akla olan güveni onun toplumu, dini, devleti ve eğitimi aklın eleştirisinden geçirerek ve aklın ilkelerine göre yeniden inşa etmeye girişir (Gökberk, 1993: 325-327).
On sekizinci yüzyıl felsefesi, Kant’ın aydınlanma tanımında geçen “ergin olmayış” durumundan kurtulmanın, aklını kullanma cesaretini göstererek gerçekleştirileceğini savunmuş ve gerçeğe ulaşmanın akıl ve deneyle gerçekleşebileceğini savunmuş, bütün konuların akılla aydınlatılabileceği tutumuna sahip olmuştur. Bu sebeple de on sekizinci yüzyıl felsefesi Aydınlanma Felsefesi olarak adlandırılmıştır. Bu yüzyılda insanın herhangi bir fikre ulaşmasının yolunun başkalarının yol göstermeleri sonucunda değil, kendi akıl süzgecini kullanması ile mümkün olacağına inanması ile düşün yapısındaki ilerleme, bilime karşı tutkulu olmayı ve dini otoriteye karşı eleştirel olmayı ortaya çıkarmıştır. Aydınlatmayı başlatan şey ise özgürlüktür, aklın işleyişi de buna bağlıdır. İnsan aklını kullanırsa hem kendisi hem de insanlık ilerleyecektir.
♫♬Kapanış ♫♬
Kaynakça:
Alatlı, A. (2010). Batıya Yön Veren Metinler III: Aydınlanma/Burjuvazi Yüzyılı/Bilim Çağının Zaferi, İstanbul: Alfa Yayıncılık
Cevizci, A. (2017). Aydınlanma Felsefesi, İstanbul: Say Yayınları
Gökberk, M. (1993). Felsefe Tarihi, Ankara: Remzi Kitabevi
Timuçin, A., Timuçin, A., Helvacıoğlu, E. (2008). Aydınlanma Nedir?, İstanbul: Bilim ve Gelecek Yayın Kolektifi