…Bu özgürlüğü ben ne kadar aradım: O kadar yakınımdaydı ki, göremedim onu, elimi
değdiremedim, özgürlük bendim oysa, ben, kendim. Ben, kendi özgürlüğümüm…
J.P. Sartre, Yaşanmayan Zaman
Sartre için var oluş gerçekte öznel varoluştur, öncelikle insan varoluşudur. İnsan bilinciyle
varlığı varoluşa kavuşturur. Sartre ilk plana varolan özneyi yerleştiren bir felsefeyi temsil
etmektedir ve insanı her zaman ötekiyle ilişki içinde olan bir varlık olarak görmektedir (Cevizci,
2017: 78-80).
Sartre’a göre , ‘Varlık’ta kendi-için-varlık ve kendinde-varlık olmak üzere iki tür varolma biçimi
ayrımı vardır. Bu varlık türlerinden ilki ‘bilince’, ikincisi de ‘şeylerin varlığına’ karşılık
gelmektedir. ‘Kendisi-için-varlık’, ‘Kendinde-varlık’ olmadan olamaz. Kendi-için-varlık’ yani
insan, eksik bir varlık olarak yaşar. Bu eksikliğin bilincine varmak, yaratılacak olan değerin
kaynağını oluşturur (Bozkurt, 1984: 138).
Sartre’a göre varlık “ne ise o olan”dır ve bilinç kendi varlığı içinde varlığı kendisi için soru
olan ve de bu varlık kendinden başka bir varlığı kapsadığı ölçüde soru olan varlıktır”. Sartre
özün önceliğinden söz eder ve varoluş özden önce gelmektedir. Gerçeklik görünüştür ve
görünüşler dizisinin toplamından oluşur. “Görünüş özü saklamaz, onu açınlar: görünüş özdür
(Sartre, 2014: 18-41).
Sartre inanın varlığın yanı sıra hiçlikle kurduğu ilişki temelinde kendi varoluşunun anlamını
yakalamaya çalışmaktadır. İnsan başkalarıyla kurmuş olduğu iletişim vasıtasıyla belli başlı
davranışlar sergilemektedir. İnsan ile dünya arasındaki ilişkiyi anlamlandırmak için insanın bu
ilişkiyi sorgulaması gerekmektedir. Soru sorma edimi ile hem sorulan soru hem de insanın
varlığı onaylanmış olur. Sorulan soruların olumlu cevapları insanı varlığa yönlendirirken
olumsuz cevaplar ise hiçliğe sürüklemektedir. Hiçlik ancak kendisi için varlık olan insanın
bilinciyle birlikte, dünya içindeki varlığına kavuşarak, insan vasıtasıyla dünyadaki yerini
almaktadır (Çüçen, 2015: 226-227).
Sartre insanın özgür olduğunu düşünmektedir. İnsanın bir eşya, örneğin bir çakı gibi belirli bir
şey yapmak üzere tasarlanmadığını savunmaktadır. Çakı, kesmek için tasarlanmıştır ve bu
çakının özünü oluşturmaktadır. Oysa insanın bir özü yoktur. İnsanın burada olmasının bir
nedeni yoktur ve insan ne yapmak ve ne olmak istediğini seçebilir. İnsanın ne yapacağına
kendinden başka hiç kimse karar vermez eğer nasıl yaşayacağı konusunda başkalarının karar
vermesine izin veriyorsa bu da yine bir seçimdir. Sartre’a göre özgürlükle başa çıkmak zordur
ve bu nedenle insan özgür değilmiş gibi yapmaktadır (Warburton, 2016: 288-289).
♫♬Kapanış ♫♬
Kaynakça
Bozkurt, N., (1985) Jean-Paul Sartre’ın İnsan Anlayışı, Felsefe Arkivi, S. 25, ss: 133-167.
Cevizci, A., (2013) Felsefe Paradigma Sözlüğü. 8. Baskı. İstanbul: Paradigma Yayınları
Cevizci, A., (2017) Felsefeye Giriş, İstanbul: Say Yayınları
Çüçen, K. (Ed.). (2015). Varoluş Filozofları. İstanbul: Sentez Yayıncılık.
Sartre, J., P., (2014) Varlık ve Hiçlik, İstanbul: İthaki Yayınları
Warburton, N., (2016) Felsefenin Kısa Tarihi, İstanbul: Alfa Yayınları